

Hamburg'da Birinci gün
Evettt yalnız gezimin ilk gününü gururla tamamlamış olarak size sesleniyorum :) Bu aşırı keyifli bir şeymiş. Kesinlikle bilmediğiniz bir yere bir gün yalnız gitmenizi ve bu deneyimi tatmanızı tavsiye ediyorum. Yalnız tatil herkesin hayatında kesinlikle bir kere deneyimlemesi gereken bir aktivite bence. Ayrıca benim bunu sevmiş olmam birazcık tehlikeli olabilir:) Şimdi gelelim günün detaylarına…
Sabah erkenden uyandım çünkü keşfedilecek çok yer var hepsine yetişmek lazım. Güzel bir kahvaltı demek isterdim ama ne yazıkki o güzel kahvaltılar sadece bizim kültürümüze özgü :( kahvaltı seçenekleri çok sınırlı olduğu için beni ayakta tutacak kadar yiyip yola düştüm. Bugün öğleden sonra bana eşlik edecek çok tatlı bir partnerim olsada öğlene kadar yalnızdım. Rotamı belirledim navigasyonu açtım. Merkeze gölün kenarından rota belirlediği için ordan yürüdüm ve yürürken dikkatimi çeken hava -2 decereyken bile insanlar sporundan asla vazgeçmemesi oldu. Gölün
kenarı koşu yapan insanlarla doluydu. Kendi kendime konuşarak aşırı keyifli bir şekilde ilk rotam olan belediye binasına gittim. (kendi kendime konuşmak gibi bir huyum var ama Almanya süresince bunu sesli yaptığım zamanlar oldukça fazlaydı :) ) Gittiğimde de aşırı beğendim. Çünkü o ihtişamlı belediye binasının güzelliği ayrı önündeki alana kurulan noel pazarının güzelliği ayrıydı. Belediye Binası yani Rathaus Hamburg; mimari açıdan oldukça gösterişli ve albenili duruyordur. Noel pazarı ise henüz açılmamış olmasına rağmen Netflixte izleidiğim noel filmlerindeki gibiydi 🥰 Biraz gezip fotoğraf çektikten sonra oraya geri dönmek üzere ayrıldım. Sabah kimse yokken çektiğim o fotoğraflar o mekandan elimde olan en güzel fotoğraflar oldu. Bu arada şanslıyım ki merkezde ücretsiz wifi varmış ve ben sürekli ona bağlanarak internet masrafımı minimuma indirdim :) Buluşma saatine kadar belirlediğim rotama devam ettim. Nicolas kilisesi 2. Dünya savaşı sırasında bombalanan bir kilise. Restore edilerek tarihi eser olarak korunmuş. İçerisinde bir asansör ile 760 metre yüksekliğe kadar çıkıp tüm şehri yukarıdan görebiliyorsunuz. Daha sonra sokaklarda avare avare gezerek meydana tekrar döndüm. Meydanda bir kafede partnerimle buluşarak kahve tatlı eşliğinde bir sohbetten sonra daha kapsamlı bir tura başladık tekrar. Nikolaifleet kanalına giderek başladık. Tarih kokan biraz Amsterdamı anımsatan harika binaların yer aldığı bir bölge.

Tabi ben yanımda birinin olmasını fırsat bilerek bir sürü fotoğraf çektirmiş olabilirim :) Daha sonra çeşitli köprüler ve ara sokaklardan geçerek Speicherstadt bölgesine gittik. Upuzun sıralanmış kahverengi binalar. Yurtıdışında olduğumu bana hissettirdiler. Çok büyük ve uzun bir bölge olduğu için oldukça zamanımınızı aldı :) En sonunda sevimli mi sevimli bir kafe var yolunuz düşerse bir kahve içmenizi öneririm :) Yorulduk mu? Aslaa… Tüm bunları yürüyerek gezdiğimizi sanırım söylememe gerek yok. Daha sonra bölgedeki tarih kokan sokakları tercih ederek yavaş yavaş ilerledik. Portekiz sokağı diye anılan bölgeyide içine alarak geniş bir yay çizdik. Ve sonunda yine meydanda Rathusmarkt'teyiz :) Eee haliyle yorulduk ve acıktık :) Noel pazarında konsepte uygun bir şeyler atıştıralım dedik ama alana girmek ne mümkün. İğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık hemen biraz aşağısında Jungfernsteieg de kurulmuş noel pazarına gitmeye karar verdik. Bölgeye uygun balıklı bir sandviçle akşam yemeği kısmını halllettik. Üzerine sıcak bir şeyler içerek vedalaşıp günü kapattık. Yol boyunca gördüğüm her noel pazarına uğramamı saymazsak tabi. Aşağıda eklediğim resimlerde soğuktan sarıl sarmalandığım ve gezmekten fotoğraf çekmekten kendimi dağıttığımı görebilirsiniz. Otele geldiğimde yorgunluğumu anlatamam. Hamburg gezimin birinci gününü yaklaşık 25000 adımla tamamladım. Yarınki maceralar için görüşmek üzere….