top of page
WhatsApp Image 2022-12-21 at 14.50.34.jpeg

Hamburg'da İkinci Gün

İkinci günden herkese selam. Sabah kalktığımda dinlenebilmiş miydim pek emin değilim :) şaka şaka 10 saat uyumuşum daha ne olsun. Normalde bu kadar uyuyabiliyor muyuz acaba? Bugün kahvaltıya biraz daha geç inip yola geç düşmeyi planlıyordum. Şansıma güneş benimleydi :) Hamburg da güneş olması nadir bir durum olduğu için kendimi şanslı sayıyorum. Bu mevsimde genelde bulutlu gri bir havası varmış burada yaşayanlar öyle söylüyor. Kahvaltıya indim ufak bir şok yaşadım. Aslında benim rezervasyonumda kahvaltı yokmuş. Görevliyle bu konuda anlaşmamız biraz zaman aldı. Dün öyle araya kaynamışım sanırım. Neyse zaten kahvaltı diyebileceğim pek bir şey de yoktu (kedi uzanamadığı 😝). Partnerim bugün bana eşlik etmeyeceği için tüm gün tek başımayım. Ama sağ olsun bana çok güzel rotalar 

belirlemiş. Hatta rotaları haritalarını ekran görüntüleri ile bana detaylı bir şekilde gönderdi. (Nasıl da ince bir düşünce değil mi ?)  Genelde gençlerin takıldığı, kafelerin olduğu bir bölge olan Sternschanze’ye trenle ulaşım sağladım. Bugün artık yalnız olduğum için interneti kullanırım diye düşünüyordum ki yine kullanmadım. İstasyondaki wifiyi kullanarak rotamdan emin olup yürümeye başladım.  Sonra malum kahvaltı yapamadım, kahvaltı yapmak için minnoş bir kafeye oturup waffle söyledim. Ama o nasıl bir waffle bence 3-4 kişilik olabilirdi. Meyveden hamuru gözükmüyordu 🙈  Buradaki waffleların yanında baya bol malzemeli şeklinde tabir edilebilir J Yiyebildiğim kadarını yiyerek yollara düştüm sokaklarda mimariyi inceleyerek turladım. Soğuğu sürekli anlatmaya ihtiyaç duymuyorum. Ama hep aklınızda olsun -5’ler -6’larda sokak sokak gezdiğim.. Daha sonraki rotam Elb tuneliydi. Aslında arasında mesafe olduğu için trenle gitmem önerilmişti. Ama ben turlarken hızımı alamamışım. Limana yaklaştığımı farkedince yürüyerek gitmeye karar verdim. Birazcık ellerim ve burnum donmuş olabilir 😅

Tünel ve liman birbirine çok yakın olduğu için orda hediyelik eşya satan dükkanlar yapmışlar önce onları turladım. Dükkanlara girip ısındım. :D  sonra tünelin girişine geldim bir asansörle aşağı iniliyor. Yüksekliği görünce bir de yalnız olunca ufak bir tedirginlik yaşamadım değil. Bir anda acaba asansörde kalırsam fark edilir mi? Sorusu içime düştü. Tabiki oradan sonra geri dönmedim ve tünele indim.  Elb tuneli dünyanın en uzun su altı tüneliymiş. Yüzeyin 24 metre altında, 426 metre uzunluğunda. Şehrin merkezini güneyda kalan rıhtım ve tersanelere bağlıyormuş. Tünelden yürürken suyun altında olduğunu bilmek insana biraz garip hissettiriyor. Birde değişik sağlam bir soğuğu olduğunu da itiraf etmeliyim. Karşıya geçtikten sonra tekrar yukarı çıkıp biraz yürüdükten sonra harika bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Biraz manzarayı izledim anın keyfini yaşadım. İnternet olmaması anda kalmanız açısından çok güzel aslında. Telefonla ilgilenmiyor sadece manzaranın, havanın, güzelliğin, nehrin tadını çıkarıyorsunuz. Ne ile karışılacağımı bildiğim için dönüşüm özgüvenli ve rahat oldu.

Tünelden sonra limanda kısa bir tur attıktan sonra yine yürüyerek St. Micheal’a kilisesine doğru yol aldım. Kilisenin kulesine çıkılabiliyormuş ancak aktif bir kilise olduğu için bir program varmış. Bu yüzden kilisenin içi de kapalıydı yukarı çıkışı da. Sadece dışardan görmüş oldum. Çevresini gezip fotoğraflar çekip yanındaki parkta biraz dinlendikten sonra tekrar yürümeye başladım. Yürüyerek gezmeyi sevdiğimi size söylemiş miydim bilmiyorum ama tekrar söylemiş olayım. Alışveriş için Jungferstieg öneriliyordu hep bloglarda. Dönüşte herkese alman çikolatası ikram edeceğim için çikolataları almaya birazda gezmeye oraya gittim. Ara ara yine mağazalara girip ısındığımı itiraf ediyorum.

Ufak bir kaç alışveriş yaptıktan sonra kendimi yine noel pazarında buldum. Alışveriş oldukça ufaktı hem Euro ve Türk lirası karşılığında hem de kabin bagajı ile geldiğimden. Ne olacak benim yeni yıl ruhu sevdam 🙈 Çok uzun senelerdir yeni yılda yurtdışında olmayı ve görmeyi çok istiyordum. Bazı şeyleri gerçekten içten isteyince gerçekleşiyormuş. Zamanını evrene bırakmak şartıyla J Noel pazarından sonra artık akşam yemeği zamanı geldiğini düşündüm. Şimdi şu ilginç bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum: Hamburgerin bir Hamburg yemeği olduğu gerçeği. Hamburger bir fast food olduğu için bana Amerika çağrışımı yapardı. Oysaki hikâye bir tüccarın Oysa Asya ziyaretinde Tatar bifteğini görüp bunu Hamburg’a taşımasıyla başlıyor. Sonuç olarak Hamburg’a gelip Hamburger yemeden olmaz dediler ve beni ünlü bir restoran zinciri olan Peter Pana yönlendirlerdiler. Otele uzak olmayan ama her zaman gittiğim yönün tersine bir yöndeydi restaurant. 

Aslında akşam çok geç saat olmasa da şehire erken inen sessizlik insanı tedirgin ediyor. Elimde haritaları açık telefonumla düştüm yola. İyikide gitmişim. Peter pana bizim burdaki fast food zincirlerindeki restoranlar gibi değil. Daha şık ve harika konseptli bir ortama sahip. Oldukça lezzetli bir hamburger keyfinden sonra otel odasına dönüş için yola çıktım. Bugünü de 22 bin adımla kapattığımıza göre yarının planını yapıp dinlenmeye geçebiliriz. Görüşürüz…

#tununkitaplığı

ok_edited_edited.png

TU'NUN KİTAPLIĞINA
HOŞGELDİNİZ...

tunun kitaplığı blog
bottom of page