top of page
0_XvqZqSjB03IxyBER.webp

Yaşayamadığımız hayatlar…

Kitap okurken dikkatimi çeken ve beni derinden etkileyen bir cümleye rastladım. Bu cümle üzerine uzun uzun düşündüm. Öncelikle cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum:

“Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay.”

Bu cümle hangi duygularla ortaya çıktı acaba? Umutsuzluk, hayal kırıklığı, cesaretsizlik, mutsuzluk… Belki de hepsi ya da hiçbiri… Hangi durum olursa olsun her okuduğumda bana oldukça hüzünlü ve duygusal hissettiriyor. Bir insan neden yaşayamadığı bir hayatın yasını tutar ya da neden bunu kolay görür? Bence bugününde mutlu olmayan bir insan ancak böyle bir cümle kurabilir.

İnsanlar gerçekleştiremedikleri yaşamları en güzeliymiş gibi görmeye eğilimlidirler. Sanki hayal ettikleri ama yaşayamadıkları hayat, şu anki hayatlarından çok daha güzel olurdu diye düşünürler. İçinde bulundukları durumun küçük zorlukları onlara dağ gibi görünür. Elbette büyük problemler de vardır. Ama hayal ettiğimiz, idealize ettiğimiz hayatımızda sorun olmadığının garantisi var mı? İnsanız, hepimiz olmayana meyilliyiz. İşte bu yüzden, belki de bu cümleyi kuran kişi, hayatının diğer olasılıklarının şimdiki yaşamından daha güzel olduğunu düşünür. Gerçekten öyle midir? Bunu bilmemiz pek mümkün değil. Ama düşününce bilmemizin pek bir önemi de yok. Çünkü ne bugüne gelmiş halimizi değiştirebiliriz ne yaşananları… Ayrıca bugün o yaşayamadığımız hayatların yasını tutan kişinin oluşmasına sebep olan da aslında yaşananlar değil midir?

O okula gitmeseydim bu okula gitseydim…

O şehirden gelen iş teklifini kabul etseydim…

Bu marka arabayı almasaydım…

O an o cümleyi kurmasaydım…

Beni üzen durumların içinde bulunmasaydım…

Saygısızlığa tahammül etmeseydim…

Değersiz hissettirilmediğim an terk etmeyi bilseydim…

Fazla fedakâr olmasaydım…

Her zaman önce ben diyebilseydim…

Duygularımı anlayıp, dinleyebilseydim…

Bu cümlelerin veya sonrasında olacakların bir sonu var mı? Bence yok. Öyle yapmasaydım böyle olurdu ama şöyle de olabilirdi. Sonsuz olasılığa sahip varsayımlı cümleler. Evet, belki onları yapmasaydık şu an bulunduğumuz durumlarda olmayabilirdik. Ama daha da önemlisi şu an olduğumuz kişi olmazdık. Geçmişe dönüp baktığımda benimde yaşanamayan birçok hayat olasılığım var. Düşündükçe, kendime sayısız olasılıkla sayısız yollar çıkarabilirim. Peki, bunun bana yararı ne olur? Bizi biz yapan tüm olanları değiştirip, şu an olduğumuz kişi ile başka hayat yaşamayı hayal etmek pek akla yatkın görünmüyor açıkçası. Bu yüzden yaşayamadıklarımdan daha çok yaşayıp tecrübe ettiklerimle mutluyum. Ben şu an ki kendimle mutluyum. Bence önemli olan da bu… Sizce?

Peki, yaşayamadıklarımıza değil de yaşanma olasılığı olmasına rağmen yaşanmayanlara ne demeli? Bunu da başka bir yerde okumuştum. Bu durum da başka bir yazının konusu olsun. 😊

Dönüp özüne baktığımda, bu durumun memnuniyetsizlikten, cesaretsizlikten ve mevcut durumda mutlu olmamaktan kaynaklandığı çıkarımını yapıyorum. İnsan, şu anki hayatında mutlu ve memnun değilse, yaşamadığı hayatlara duyduğu arzu artar. Ne geçmiş ne gelecek ne de şu an… Aslında mesele zaman değil, tamamen biziz. Pişmanlık, cesaretsizlik, memnuniyetsizlik… Hepsi insanlar için var olan duygular. Ama biz değişmedikçe, düşüncelerimiz değişmedikçe, hep bir yerlerde yaşanmayan hayatlar olacak.

Yaşayamadığımız hayatları neden yaşayamadığımızın derslerini çıkarır, tecrübelerimizi cebimize koyar ve bugüne odaklanırsak, ileride bir gün bugünümüzün de yasını tutmak zorunda kalmayız. Yasını tutmayacağımız hayatlar yaşamak dileğiyle...

Cümlenin alıntı yapıldığı kitap “Gece Yarısı Kütüphanesi Matt Haig”

#tununkitaplığı

ok_edited_edited.png

TU'NUN KİTAPLIĞINA
HOŞGELDİNİZ...

tunun kitaplığı blog
bottom of page