top of page

Merhaba Dünya devamı...

aile, merhaba dünya, kısa öykü, kısa hikaye, hikaye yazmak, öykü yazmak, merhaba dünya

Annem bir bebek beklediklerini söyledi. Bir dakika bir anlaşmazlık oldu sanırım. Ben buradayım kimi bekliyorsunuz acaba. Salondaki herkes bir anda çığlıklarla ayağa kalktılar. Annemi babamı tebrik ediyorlardı. Benim kafam gittikçe karışıyordu. Anneannem döndü bana

“Kuzuma kardeş mi geliyor? Abi mi olacaksın sen şimdi?”

dedi. Benden başka bir bebek daha mı? Bunu kabul edebileceğimi sanmıyorum. Buradaki tek bebek benim. Korku ve endişe ile ne yapacağımı bilemediğim için ağlamaya başladım. Benim gürültüden korkup ağlamaya başladığımı sandılar.Annem kucağına alıp sakinleştirdi beni ama kafamda hala bir sürü soru vardı. Sonra yemeklerimizi yedik üstünde çaylar içildi tatlılar geldi. Ama sürekli havada uçuşan kahkahalar vardı. Çok keyifli bir ortam vardı.

Anneannem, babaannem ve annem evdeki yeni düzen için planlar yaparken. Dedelerim ve babam durumun heyecanını ikinci kez baba olma duygusunu konuşuyorlardı. Bense daha şimdiden yalnız kalmış oyuncaklarımla oynuyor gibi yapıyordum. Ama durum sinirimi bozduğu için ne yapsam diye düşünüyordum aslında. Sonra sürekli huzursuzluk çıkarıp bu gecenin erken bitmesini sağladım.

Herkes gittikten sonra ortalık toparlandı ve sonunda annem ve babamla baş başa kalabildim. Huzursuzlukta o kadar başarılı olmuştum ki yanlarında yatmama bile izin verdiler. Onların arasında yatarken aklımda bir sürü soru vardı:

“Bir başka bebekle ben nasıl başa çıkarım? Benim için yapılan her şey onun içinde yapılacak mı? Artık beni daha mı az sevecekler? Nereden çıktı şimdi bu bebek işi?”.

 

Soruların cevaplarını ararken uyumuşum.

Artık akşamları babam beni öptükten sonra annemin karnını okşayıp o bebekle konuşuyor. Kardeşimmiş “hıh” ne deyim. Ayrıca size kardeş istediğini söyleyen oldu mu? O bebeğin annemin karnında olması anneme daha yakın olması beni çıldırtıyor. Acaba siz iki ebeveyn bunun farkında mısınız? Bide o bebekle aramda bağ kurmaya çalışıyorsunuz. Düşünsenize annem beni uyutup gittikten sonra ben annemle birlikte değilken bile o bebek annemle birlikte. Ya annem işe giderken ben evde annemi beklerken o hep annemle. Davranışlarım değişiyor hırçınlaşıyormuşum. Konuşulanlardan duyuyorum yoksa ben kendimin farkında değilim. Bir de üzerine

“Daha kardeşi gelmeden böyle kardeşi gelince ne yapacağız.”

diyorlar. Kardeşim gelince daha çok değişen şey olacak ki benim daha fazla tepkiler vermemi bekliyorlar. Ne olabilir acaba? Annemi, babamı, oyuncaklarımı, sizleri paylaşmaktan daha fazla ne olabilir acaba? Bu kardeş midir nedir başıma gittikçe büyük bela olmaya başladı. Her şey ona bağlanıyor. Tamam beni hala çok sevdiklerini biliyorum ama onu da sevsinler istemiyorum. Bence yeterince açık ve net bir istekte bulunuyorum. Annem sürekli beni çağırıp karnına elimi koymamı istiyor. Dokunmadan önce sadece sözle bağ kurmaya çalıştıklarında pek bir şey hissetmiyordum. Ama dokununca içimde sevgiye dair bir duygu oluştu galiba. Kendi yaşadıklarım ordayken hissettiklerim aklıma geldi.  Acaba benim annemde hissettiğim sıcaklığı şu an kardeşim benim elimde hissediyor mudur? Benim deyimimle “o karanlık havuzda” tek başına olması içime dokunuyor. Üzülüyorum onun yalnızlığına, hiçbir şey bilmiyor olmasına. Gerçekten abilik yapabilirim herhalde diye düşünüyorum. Ama sonra ertesi gün ne mi oluyor? Karşıma ona kızmama sebep olacak bir şeyler çıkıyor.

Mesela bugünde ona bebek odası yapıyorlar. Babam hariç herkes bizim evde bir işin ucundan tutuyor. Benimkinden güzel olsun da o zaman sorarım ben size diyerek pusu da bekliyorum. Onun odası da aynı benim odam gibi beyaz mobilyalarla döşeniyor. Benim aksesuarlarım sarıydı onunkiler pembe. “Tam kız odası” olmuş babaannem dedi. Şu kızlarla pembeyi erkeklerle maviyi eşleştirmelerini de hiç anlayamıyorum. Annem iyi ki benim odamı mavi değil de sarı yapmış diye düşünüyorum. Ben bunlarla ilgilenirken oda tamamen hazır hale geliyor. O arada kapı çalıyor. Gelen babam hevesle ona gülücükler atıyorum odaya gitmeden önce benimle ilgilensin diye. Heyyooo zafer benim babamın kucağındayım. Annemin çağırması ile keyifli oyunumuza ara verip odayı görmeye gidiyor. Son halini bende ilk defa şimdi göreceğim. Neyse korktuğum başıma gelmiyor. Benim odam hala en güzeli. Hem sadece ben böyle düşünmüyorum dedemlerde benimle aynı fikirdeler.

Bazen çok kızıyorum, hırçınlaşıyorum herkese. Bazen bana olan sevgilerini en içten derinden hissedip huzurlu oluyorum. Kardeşimi arada kabullenip seviyorum. Arada sırada da istemiyorum onu. Günler bu şekilde geçiyor. Annem aradaki dengeyi kurmaya çalışıyor çok belli. Son zamanlarda annemi yalnız bırakmamak için ya anneannem ya babaannem ya da bazen ikisi birden bizimle kalıyorlar. Sanırım kardeşimin aramıza gelme vakti yaklaşıyor.

Sonra bir gün annemin karnındayken tam dünyaya gelmeden önce duyduğum çığlığın bir benzerini duyuyorum. Evde bir telaş başlıyor herkes bir yana koşturuyor. En sonunda babam annemin koluna girerek evden çıkarıyor arkalarından da anneannem bir çanta ile evden çıkıyor. Biz babaannemle birlikte kalıyoruz. Galiba bebek geliyor.

Uykudan uyanıyorum. İçerden babaannemin mutluluk sözcükleri geliyor bende uyandığımı belli etmek için ağlamaya başlıyorum. Sonra ben ağlayınca odama gelip beni kucağına alıyor. Sakinleştirmek için söyledikleri daha çok ağlamama sebep oluyor. Kardeşim olmuş dünyaya gelmiş. Ben artık bir abiymişim. Annem de kardeşimde çok iyilermiş. İstersem sonra onları görmeye gidebilirmişiz.

 

Şu an, o annem ve babamla birlikteyken ben evdeyim. Bu düşünce bile beni deli etmeye yetiyor. O kadar çok huzursuzlanıyorum ki babaannem beni de alıp hastaneye götürüyor, amacıma ulaştım. Biz birlikte odadan içeri girerken, annem yatakta yatıyor. Ona gitmek kollarımı açıyorum bir de ne göreyim annemin kolları dolu. Benden başkası ile dolu ve bana yer yok. Allah'ım inanamıyorum ne yapacağım ben. Şimdi bas bas bağırarak ağlayım da görün siz. Tam ağlamaya başladığım sırada babam kucağına alıyor beni. Yatağın yanına oturuyoruz. Annem parmağımı alıp o küçük bebeğin avucuna koyuyor. Bebek parmağımı sıkı sıkı tutuyor. Böyle boncuk boncuk gözleri ile bana bakıyor. Kimse bilmese de biz o kısa sürede birbirimize duygularımızı, yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi anlatıyoruz. O an anlıyorum ki asla benim rakibim değil bu bebek. Bu küçücük boncuk bakışlı ufacık şey nasıl benim rakibim olabilir ki. Bebeği herkesten, her türlü kötülükten koruyacağıma kendi kendime söz veriyorum. Tüm hırslarım kıskançlıklarım bir anda bitiyor Hatta bana arkadaş geldiği için içten içe seviniyorum bile. Kardeşimi alıp eve gidip hemen oyuncaklarımı göstermek istiyorum. Birlikte oyunlar oynayalım, birlikte uyuyalım,  birlikte yemek yiyelim istiyorum. Ama o gece hastane de kalacaklarını geçmiş tecrübelerimden biliyorum. Bebeği, annemi ve anneannemi orada bırakıp eve dönüyoruz. Babamın kucağından son bir kez dönüp arkama bakarken annemin hala bana baktığını öpücük attığını ve kardeşimin eliyle bana el salladığını görüyorum. Canım annem seni çok seviyorum.

Ertesi gün uyanıyorum ve beklemeye başlıyorum. Hep birlikte eve geliyorlar neşe içinde. Annem gelir gelmez bebeği babaanneme veriyor sonra eğilip beni öpüyor. Sanırım bunca zaman kendimi boşuna üzmüşüm. Baksanıza hepimiz birbirimizi sevebiliyoruz. Annem, babam, anneannem dedelerim beni hala çok severlerken kardeşimi de seviyorlar ama bende kardeşimi sevdiğim için artık rahatsız olmuyorum bu durumdan. O yüzden kardeşi olacaklara şimdiden söylüyorum küçük bir tavsiye korkmayın hatta mutlu olun size arkadaş geldiği için. Hoş geldin kardeşim.

#tununkitaplığı

ok_edited_edited.png

TU'NUN KİTAPLIĞINA
HOŞGELDİNİZ...

tunun kitaplığı blog
bottom of page