

St. Stephens Katedrali
Viyana yolcusu kalmasın!
Herkese merhaba…
Bahar aylarında leyleği havada görmüştüm gerçekten :) hakkını vermeye çalışıyorum. Budapeşte seyahatimde vize 90 günlük çıkınca hemen değerlendirerek bir seyahat daha planladım. 4 gece konaklayacağımız: Viyana seyahatimde üç kişiyiz: Hande, Burçin ve ben… En sevdiğim kız kıza tatil 😍 Eğlenceli olacağına şüphem yok. Her detayını sizinle paylaşmaya çalışacağım tabi ki. Hatta önerileriniz doğrultusunda daha bol fotoğraflı, yemeklerin ve ücretlerin olduğu bir yazı da gelecek. Hazırsak başlıyorum…
Olaysız sakin başladığım bir yolculuk oldu mu çok emin değilim. O yüzden yine olaylarla başlamamıza şaşırmadım 😅 Perşembe sabah uçağımız var, biz bir gün öncesinde akşamüstü hazırlıklarımızı yaparken aklımıza otelimizden bir dönüş olmadığı geldi. Burçin booking.com üzerinden kiraladığımız otelle iletişime geçerek self check-in kodunu istedi. Sonra ne oldu tahmin edin? Otelin tadilatta olduğunu söylediler ve yetişmeyeceği
için bizi başka bir otele yönlendirdiler. Ancak yönlendirdikleri otel daha ucuzdu ama daha uzaktaydı ve paranın kalanını iade etmiyorlardı. Bütün gece booking.com ile anlaşmaya çalışarak geçti diyebiliriz. (Bu süreçte bizimle uyumayan, bizim hakkımızı sonuna kadar savunan Selcen’e teşekkürü borç bilirim :) )Sonunda biz onların önerdikleri oteli kabul etmedik onlar bizimkini… Tüm ücreti iade etmek zorunda kaldılar. Sabah havaalanına giderken kalacak bir otelimiz yoktu 🙈 Hande'nin eşi bizi havaalanında bir bilinmezliğe bıraktı. (Ulaşım için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.) Neyse biz uçak saatine kadar bütçemizi de biraz artırarak daha merkezi bir otelde yer ayırttık. Günlük planlarımızda ufak değişiklikler, karışıklıklar olabilir ama en azından başımızı sokacak bir odamız var 😅 O zaman yolculuk başlasın…
Uçuşumuzu İstanbul aktarmalı olarak tamamladık. Artık Viyana’dayız. Havaalanında pasaport kontrolü, bagaj teslim alma işlemlerini tamamladıktan sonra kısa bir merkeze ulaşım araştırması derken Viyana merkezdeyiz. Ulaşım için birkaç seçenek mevcut: Birincisi CAT treni 12 Euro ödeyerek, ikincisi OBB'nin S7 numaralı treni ile 4,40 Euro ödeyerek direk merkeze gelebiliyorsunuz. Bizim tercihimiz S7 oldu. Bileti nasıl ve nerden aldığımızın fotoğraflarını ekliyorum. Wien Mitte durağında indiğimizde otelimiz sadece 800 mt uzaklıktaydı. O yüzden bir toplu taşıma daha tercih etmeden otelimize yürüyerek ulaştık. Kapısına geldiğimizde bir hayal kırıklığı yaşadım ve açıkçası çok kötü olduğunu düşündüm. Bir apartmanın içinde belli katları ayırarak otel yapmışlar. Biraz karamsarlığa kapıldığımı itiraf ediyorum. Neyse aşağıdan zile bastık, bize kapıyı açtılar, en üst kata resepsiyona çıktık. Çıkarken binanın içi iyice modumu aşağı çekmişti. Resepsiyonda bizi güler yüzlü, sıcak kanlı bir personel karşıladı. Otelin turistlere yönelik olduğu çok belliydi. Bize genel olarak Viyana hakkında bilgi verdi. Hatta harita üzerinden gezeceğimiz yerleri, nasıl gezeceğimizi ve otelimizin nerede olduğunu işaretleyerek haritayı bize verdi. Bence

OBB Bilet Otomatları
ince düşünülmüş bir hareketti ve artı puanı hak etmişti. Odamıza indikten sonra hepimizin fikrinin değiştiğini net bir şekilde söyleyebilirim. Tertemiz, pırıl pırıl ve ferah bir oda. Girişte büyük bir antre, 2 oda, bir banyo ve bir tuvaletten oluşuyor. Booking’de yer alan fotoğraflarından çok çok daha güzel. Oraya bakıp aldanmayın diye detaylı yazmak istiyorum. (The Pension Dr. Geisller) Biz aile odasında konakladığımız için banyo ve tuvalet odanın içindeydi. Ancak yorumlardan okuduğum kadarıyla ortak kullanım olan odalar da mevcutmuş. Kahvaltı dahil çok çeşitli bir kahvaltısı olmasa da karnınızı doyurmaya yetiyor. Yeri oldukça merkezi, bir çok yere yürüyerek ulaştık. Otel bölge olarak Innere Stadt bölgesinde yer alıyordu. Viyana’ya bir daha gidersem yine aynı otelde konaklamak isterim. Otelle ilgili yorumları tamamladığımıza göre artık ilk gün gezimizin detaylarına geçebiliriz. Otele yerleşip odaları paylaştıktan sonra hemen kendimizi dışarıya attık. Çünkü Viyana’da gezilecek görülecek çok yer var ve bizim sadece 5 günümüz vardı. :)

Grubun navigasyonu olarak ben ilk durağımızın konumunu aldım. St. Stephen’s Katedrali sadece 600 m uzağımızda yer alıyordu ve akşam Figmüller'de rezervasyonumuz vardı. (Söylemeyi unuttum Viyana’ya gitmeden önce bütün ünlü restoran ve kafelerine rezervasyon yaptırmayı unutmamanızı tavsiye ediyorum. Yoksa gidemediğiniz yerler olabilir.) St. Stephen’s Katedrali oldukça büyük bir alanda yer alan gösterişli, gotik bir mimari yapıya sahip. 1147 tarihinde inşa edilen bu katedral gece ışıklandırması ile de oldukça ihtişamlı ve büyüleyici gözüküyor. Merkezi bir konumda olduğu için yolunuzun sık sık bu katedrale düşeceğine şüphe yok. Ayrıca ücretsiz gezebileceğiniz mekanlar arasında yer alıyor. Biz ilk gün ücretsiz olduğunu bilmediğimiz için sadece etrafını gezip fotoğraf çektikten sonra katedrale yakın olan Mozart Haus’a gittik. Ancak giriş ücreti 14 Euro olduğu için girmedik. Ara sokaklarda gezerek 17:30'da Figmüller rezervasyonumuza doğru gittik.
Viyana Lugeck Street
Dışarıda uzunca bir kuyruk vardı. Ama biz rezervasyonumuz olduğu için direk girebildik. Çok tatlı bir masaya geçtik. Bize schnitzellerin porsiyonlarının çok büyük olduğu söylendiği için acaba 3 kişi 2 tane mi söylesek diye düşünürken aç olduğumuz için birer porsiyon söylemeye karar verdik. Bence normal açlığı olan bir kişi için oldukça ideal bir büyüklükteydi. Yanına Viyana usulü patates salatası ve içecek söyledik. Bu konu ile ilgili detayları Viyana’da ne yenir yazısında vereceğim. Hazır olduğunda buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yemeklerimizi yiyip karnımızı doyurduktan sonra zamanla yarıştığımız için kalkıp listemizdeki yerleri görmeye gidiyoruz. Hedefimiz dünyaca ünlü markaların yer aldığı Graben Caddesi ancak oraya doğru yürürken sokaklarda gördüğümüz mimarileri fotoğraflamayı ihmal etmiyoruz.

Figmüller Restaurant

St. Peter Kilisesi

Veba Heykeli
Ayrıca yine yolumuzun üzerinde olan St. Peter Kilisesini de görüyoruz. Graben caddesinde ünlü markaların mağazaları dışında bir de Viyana Veba Heykeli (Column of Pest) yer alıyor. Hem mağazaları gezip hem heykeli görüp bir kaç fotoğraf çektikten sonra Cafe Demel’de bir mola vermek istiyoruz. Ancak Hofburg Sarayına yakın bir yerde yer alan kafe ne yazık ki kapanmış ve elimiz boş dönerken gözümüze kestirdiğimiz bir yere otururuz diyoruz. Yolculuğun verdiği bir yorgunluk da var tabii üzerimizde…. .

St. Stephens Katedrali gece görüntüsü
Otele doğru dönerken yine yolumuz katedralin olduğu meydana çıkıyor ve o da ne! katedralin hemen karşısında bir Cafe Demel daha var. Hemen bunu fırsata çevirip biraz bekledikten sonra oturuyoruz. Meşhur Viyana kahvesi olan melange istiyoruz. Aslında gitmeden önce yaptığımız araştırmalarıma göre Cafe Demel’in sıcak çikolatası meşhur ama tabi ki bu sıcakta sıcak çikolata cazip gelmiyor. Gerçi melange da sıcak ama neyse :) Bir de yanına yine meşhur tatlılarından olan Kaiserschmarrn söylüyoruz. Üçümüze bir porsiyon yeterli oluyor. (Detayları başka bir yazıda.) Hava karardığı için katedralin ışıklandırılmış o muhteşem haline de şahitlik yapmış oluyoruz. Otelimize doğru yol alıyor ve günü 18.000 adım ile tamamlıyoruz. Ertesi gün görüşmek dileğiyle….
#tununkitaplığı