

Viyana ikinci gün…
Herkese kocaman bir günaydın. Yoğun bir program ile buradayız. Gerçi Viyana ‘da her gün yoğun bir programa sahip :) Erken kalkıyor, hazırlanıyor ve kahvaltıya gidiyoruz. Hepimizin hazırlanma süreleri birbirinden farklı tabi. 3 kadın aynı odada ne kadar hızlı hazırlanırsa o kadar hızlı hazırlanıyoruz. Ama içimizde birisi var ki uyandıktan yaklaşık 25 dakika sonra ben hazırım diyor. Tahmin edin bakalım bu kim? Burçin… :D
Kahvaltı salonu otelin kapasitesine göre küçük olduğu için kısa bir bekleme süresinden sonra kahvaltı masamızdaydık. Otel personelleri çok tatlı, güler yüzlü ve çözüm odaklılardı. Hızlıca bir kahvaltıdan sonra kendimizi yine yollara verdik. Listemiz oldukça kalabalıktı. İlk durağımız İspanyol Binicilik Okulu ve çevresinde yer alan yapılardı. Yine kısa bir yürüyüş sonrası Sisi Museum'un önündeydik ve ücretli bir müze ile karşı karşıyaydık, 33 Euro gibi bir giriş ücreti vardı. Tüm müzeler ücretli olduğu için hepsine girmemiz maddi olarak pek mümkün değildi. Bu yüzden gerçekten merak ettiklerimizi
Hofburg Sarayı-Emperor Franz Heykeli
tercih etmeye çalışacaktık. Horfburg Sarayı’nın içini gezerek ön kısmına çıktık. Sarayın ön kısmı, o resimlerde gözüken alan Neue Burg’du. Bütün Sarayı buradan görebiliyorduk. O kadar sıcak bir hava vardı ki biz artık gölgelere kaçmaya başlamıştık. Sarayın içinde yer alan ikonik mekanlardan birinde rezervasyonumuz vardı. Palmenhaus diye bir yere gittik. Aslında burada kahvaltı rezervasyonumuz vardı. Ancak otel karışıklığından sonra otelimizi oda-kahvaltı olarak ayarladığımız için sadece soğuk bir şeyler içmeyi tercih ettik. Tercihimizi farklı olması için yeşil çaylı, maçalı soğuk bir içecekten yana kullandık. Oldukça lezzetli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Neue Burg

Hofburg Sarayı içinde yer alan bir kapı

Palmenhaus Cafe'nin iç dekorasyonu
Kendimizi o sıcakta gezmeye hazır hissettiğimiz an kalkıp rotamıza devam ediyoruz. Yine ücretli bir müzenin sadece önünden geçiyoruz. Albertina Müzesi… Merak edenler için ücretini hemen sizinle paylaşayım:19.90 Euro. Fotoğraflarımızı çektikten sonra asıl hedefimize doğru devam ediyoruz. Sizinle geçenlerde reels olarak paylaştığım “Avusturya Ulusal Kütüphanesi”. Viyana araştırmalarıma başladığımda en merak ettiğim, en merakla beklediğim yerdi. Detaylarını ve oradayken hissettiklerimi reels paylaşırken size anlatmıştım. Şimdi tekrar anlatmaya başlarsam yine paragraflar yazabilirim, o yüzden hislerimi bir kenara bırakarak devam ediyorum. Kütüphaneyi bulma konusunda biz biraz zorlandık. Çünkü tabelasız bir giriş kapısı var. Albertina Müzesini solunuza alıp caddeyi takip ettiğiniz zaman kütüphane de solunuzda kalıyor. İlerleyince küçük bir meydana çıkıyorsunuz. Kaise Joseph II Heykelinin hemen arkasından bir girişi var. Ben tabi ki bu kadar istekli olduğum için bu sefer müze ücretini ödeyerek içine girdim. (Kütüphanenin müze ücreti: 10 Euro)

Viyana Ulusal Kütüphanesi
Gezeceğimiz yerler birbirine oldukça yakın olduğu için sarayın etrafında sürekli dolanıyor gibi olduk. Tekrar sarayın ön kısmına Neue Burg alanına geçiyoruz. Viyana’da suyunuzu çeşmeden içebiliyorsunuz. Bu yüzden çeşitli yerlerde tulumbalar ve su çeşmeleri var. Biz de o günün sıcağı ile her gördüğümüz suda serinleme ihtiyacı hissediyoruz. Bu bilgiyi çok alakasız bir yerde verdim galiba. Neyse değiştirmeden devam edeyim doğallık bozulmasın :D. Neue Burg'un karşısında Heldenplatz isimli bir park var. Parkta görsel kıyafetlerin, lezzetlerin, hediyeliklerin olduğu kermes gibi bir alan kurulmuş. Tabi biz üç meraklı hemen onu da görmek istiyoruz. Çünkü bence şehirleri böyle güzelliklerle tanıyabiliyoruz. Çok güzel görsel kıyafetler vardı. Birazcık uygun olsa alır dolaba koyardım. Ama malum euro ve tl karşılıkları…

Heldenplatz'da kurulan kermes

Viyana Sanat Tarihi Müzesi

Neue Burg'da bulunan şehir kapısı
Şehir kapısından geçerek ilerliyoruz. Karşımıza, karşılıklı duran iki büyük müze çıkıyor. Ortalarında da yine bir park ve yeşil alan... Güzel Sanatlar Müzesi ve Viyana Doğa Tarihi Müzesi… Bu iki müze için oldukça iyi yorumlar var. Ancak hakkıyla gezmek oldukça zaman istiyormuş. Vaktimiz kalırsa gezeriz diye düşünerek Viyana Adalet Sarayı’na (Justizpalast) doğru yol alıyoruz. Viyana Adalet Sarayı şehirde ücretsiz gezebileceğiniz yerler arasında.

Viyana Ulusal Kütüphanesi

Viyana Doğa Tarihi Müzesi
Girişte güçlü bir güvenlik kontrolünden geçiyorsunuz ve binanın sadece belirli bir bölümü herkese açık. Oldukça güçlü, ihtişamlı ve temizdi. Adaletin gücünü binanın önünde yer alan iki adet aslan heykeli ile sanki herkese göstermek istiyor gibiydiler. Bu arada neredeyse kafamızı kaldırıp baktığımız her binanın çatısında ayrı bir detay, pencerelerinde ayrı bir detay, kapılarında ayrı bir detay vardı. Tüm bu detaylar ince ince düşünülmüş, yapılmış ve günümüze kadar korunmuş. Tüm bunlara hayran olmamak elde değil. Yine sıcak fazlasıyla çarptığı için Adalet Sarayından çıktıktan sonra karşısındaki parkta gölgede biraz soluklanıyoruz. Şansımıza o gün kesinlikle normal olmayan bir sıcak olduğunu iddia edebilirim. Bir de biz kurak bölgeden gelen kurak sıcağa alışkın insanlarız. Nemli sıcak biraz çarptı bizi :D

Adalet Sarayı'nın uzaktan görüntüsü

Rathausplatz

Adalet Sarayı merdivenleri

Parlamento Binası
Şimdi gösterişli parlamento binasına gidiyoruz. Avrupa ülkelerinde genellikle gördüğümüz bir durum parlamento binalarının ihtişamı oluyor. Gece ışıklandırması ayrı gösterişli, gündüz detayları ayrı hayranlık uyandırıcı. Önünde büyükçe merdivenleri vardı. O merdivenler sıcağı iyice bize yansıtıyor gibi geldi bize. Ne merdivenleri çıkacak gücümüz vardı ne içini gezecek. Viyana yaz aylarında bu sıcaklarda gezilmezmiş arkadaşlar. Bence bir yere not etmelisiniz. Oysa ki önceki gün hava ne kadar da tatlıydı. Parlamento binasının önünde bir hatıra fotoğrafı çekerek biraz ilerisinde yer alan belediye binasına (Rathaus) doğru devam ediyoruz. Rathaus'un önünde kocaman bir park var. İnsanlar yemeklerini almış çimlere oturmuş takılıyorlar. Bu alışkanlıkları çok hoşuma gitti. Parklarda, bahçelerde yemek yiyen, kahve içen, sohbet eden insanlar yeşille doğayla birlikteler…. Rathaus'un önüne geldiğimizde bir koruma alanı ile karşılaşıyoruz. Şehirde, yaz akşamları belediye binası önüne kurulan büyük bir ekranda açık hava sinema geceleri düzenleniyormuş. O günde ilk günüymüş, bu yüzden düzenlemeler yapılıyordu. Biz kenarından
binanın giriş kısmını gördük ve devam ettik. Önünde kurulan ekran ve koruma alanlarından dolayı çok ihtişamlı fotoğraflarını çekemedik ne yazık ki. Taş duvarların arasında serinlikte bir yer bulup oturup ne yapacağımıza karar verelim diyoruz. Çünkü gerçekten anlatılamaz bir sıcak var yapış yapış olmuşuz enerjimiz, modumuz düşmüş daha fazla gezmeye dermanımız yok. Bir kafeye gidip oturmak için maç saatini bekliyoruz. Ne maçı dediğinizi duyar gibiyim :D Filenin Sultanları… Geziyor olmamız maçı izlemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Maç saatinde oturup hem dinlenip hem de maçı izlemek planımız ama daha maç saatine var. Boş boş ne yaptığımızı bilmeden gezinirken bir hamburgerci görüyoruz. Kahvaltı ile durduğumuzu aslında acıktığımızı fark ediyoruz. Kendimizi karnımızı doyurmak, soğuk bir şeyler içmek ve soluklanmak için oraya atıyoruz. Aslında franchise olan vegan hamburgerci ile yeni tanıştık: Swing Kitchen. Kocaman bir hamburger, patates ve sınırsız içecek. Bütün soğuk içecek ihtiyacımızı orada karşıladık :D Karnımızı doyurduk ve dinlendik. Kendimize gelmiştik. Sıcak kadar açlık da bizi etkilemiş :D
Ama hala çok sıcak ve bizim gezmeye pek gönlümüz yok. Eee maç saati de geldi. Listemizde yer alan bir diğer ikonik mekanda kahve içmeye gidiyoruz. Cafe Landtman’a 7-8 dakika bir yürüyüşten sonra ulaşıyoruz. Kendimize prize yakın bir masa belirledikten sonra soğuk kahvelerimizi söylüyoruz. Kahveler gelene kadar biz youtube üzerinden maçı açmaya çalışıyoruz. Ama yurt dışında olduğumuz için bölgeden dolayı açmıyor. Biz de mobil veriye geçiyoruz. O maç illa ki izlenecek :D Biz Burçin ile heyecanla maçı izlerken Hande telefon görüşmelerini yapıyor, çektiğimiz fotoğraflarla ilgileniyor. Maç o kadar heyecanlı ilerliyor ki yerimizde duramadığımız zamanlar oluyor. Ama ne yazık ki sonu bizim için üzücü oluyor. Maçı izledik, kahvelerimizi içtik, dinlendik. Saat ilerledi, sıcaklık azaldı. Rotamıza kaldığımız yerden devam edelim diyerek kalkıyoruz. Hedefimiz: Viyana Üniversitesi. Cafe Landtman ile yaklaşık 300-350 mt var aralarında. Üniversitenin içine girdikten sonra biraz katlarında dolaşıyoruz. Yine her köşede bir detay bir sanat eseri…. Katlarda dolaşırken pencereden bahçesi gözüküyordu. O kadar tatlı bir bahçesi var ki. (Fotoğraflarını ekliyorum.) Kocaman ağaçların gölgesinde

Cafe Landtman

Cafe Landtman kirli masamızda cep telefonundan maç izlerken biz
öğrencilerin oturması için rahat şezlonglar (yani oturulacak şeylere ne desem bilemedim en uygun şezlong gibi geldi. :) )Üniversite öğrencilerinin bu imkânlarından dolayı şanslı olduklarını düşündüm. Bu üniversitede okumak nasıl olurdu diye düşünerek çıktım. Otelden önceki son durağımız olan Votiv Kilisesine doğru yürümeye başladık. Üniversiteden çıkınca gözüküyordu zaten. Kilisenin içinde gezmek ücretsizdi. O yüzden direk gezmeye yöneldik ancak özel bir organizasyon olduğu için o günlük girişler kapalıydı. Girebildiğimiz yerden içeriyi inceledik ve çıktık. Kilisenin önünde çok güzel bir park vardı: Sigmund Freud Park. Yemyeşil ve yine herkes o yeşilliklerde takılıyordu. Biz de kendimizi çimlere attık. Bir yandan fotoğraf çekip, bir yandan dinlendik.
Artık otele dönüş vakti gelmişti. Kilisenin çaprazında kalan duraklardan tramvay ile otele yakın bir yere gidecektik. Tramvay durağına geldik ancak bilet alacağımız ne bir gişe ne otomat görebiliyorduk. Metroya indik, tekrar çıktık. Sokağın aşağısına yürüdük, yukarısına yürüdük. Yok bulamıyoruz, görevliye sorduk bizi metroya gönderiyor. Ama metronun altı da labirent

Viyana Üniversitesi bahçesi
gibi olduğu için bulamıyoruz. Neyse dört bir yana dağılarak otomatları bulduk. Havaalanında bilet aldığımız otomatlarla aynı kırmızı kırmızı :) Tek kullanımlık biletlerimizi alıp durağa geri döndük. Tramvayı bekledik ve bindiğimizde ne görelim :D Bilet aldığımız otomatlardan tramvayın içinde de varmış. Boşuna kendimizi kaybetmişiz. :D Ama sorduğumuz kimse de bize bununla ilgili bir ipucu vermemişti. Neyse bunu da tecrübe etmiş olduk. 4 durak yolculuk yaptıktan sonra otel durağımıza gelmiştik. Ben artık kendimi sıcaktan o kadar pis hissediyordum ki hemen odaya gitmek istiyordum. Ama gitmeden önce yapmamız gerekenler vardı. Çok sevilen “Hard Rock Cafe” durağımıza oldukça yakın olduğu için odaya dönmeden uğrayalım dedik. Hem Hande çok seviyor, kendine hatıra almak istiyordu hem ben kuzenimden sipariş almıştım. Alışverişlerimizi yaptık içimize sindi.
Yaptığımız araştırmalar Viyana’da dondurma yememiz gerektiğini söylüyordu. Tabi ki yememiz gereken yerleri de yazmıştık. Ve bunlardan biri olan “Enis Greissler”, Hard Rock Cafe’ye sadece 100 mt uzaklıktaydı. Dondurmalarımızı da aldık, otele doğru yöneldik. Dondurmaları için harika diyemem bizimkilerden çok farklı değil. Ama yapmamız gerekenler arasındaysa yapmalıydık :D
Otele döndük, gün bitti sanıyorsunuz değil mi? Ama bitmedi. Üst değiştirme, sıcaktan dağılan elimizi yüzümüzü toparlama ve tekrar sokaklara… Durağımız meşhur Prater… Yine aynı duraktan bu sefer metroya iniyoruz. 2 durak gittikten sonra iniyoruz ve Viyana’nın Disneyland’ı karşımızda. Girişinde herhangi bir ücret ödemiyoruz. Sadece oyuncaklara binerken bilet alıyorsunuz. Cıvıl cıvıl, ışıl ışıl oldukça hareketliydi. Biz Ankaralılar ışık severiz içimizde var :P Dönme dolaba binmek için bilet alıyoruz. (Kişi başı 14 euro) Viyana’yı bir de gece ışıkları ile tepeden görelim diyoruz. Biletlerimizi aldıktan sonra oyuncakların olduğu küçük müze gibi bir yerden geçiyorsunuz. Panik olmayın yanlış mı yaptık diye. Biz olduk da :D Acaba bu müzeye mi para verdik diye… Kısa bir süre sıra bekledikten sonra biniyoruz. Yaklaşık 10 kişi biniyorsunuz etrafı kapalı kutu gibi birşey. Evet manzarası çok güzel ama gerekli mi çok emin değilim. Dönme dolaptan indikten sonra genel olarak oyuncakların arasında yürüyüş yapıyoruz ve yorulduğumuzu fark edip dönüş yoluna geçiyoruz. Otele varış ve uyku… Günü 20.000 adımla tamamladık. Bir sonraki gün görüşürüz…

Viyana dönme dolap

Viyana dönme dolap biletleri

Viyana Prater gece görüntüsü
#tununkitaplığı